ABD, Rusya ve Çin düzleminde dünyada yaşanan son gelişmeleri değerlendirirken Türkiye'nin hedefleri konusunda öneri ve uyarılarda bulunan MHP Türk Dünyası ve Uluslararası İlişkilerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı ve Samsun Milletvekili Prof. Dr. İlyas Topsakal, dünya düzeninin yeniden şekillendiği bir ortamda Türkiye ve Türk Dünyasının önem kazandığına dikkat çekerek, Türkiye'de öne çıkan bazı siyasi isimlerin MHP'nin kırmızı çizgileri arasında olan Anayasa'nın 66. maddesinde belirtilen Türk vatandaşlığının tanımını tartışmaya açmasına tepki gösterdi.

MHP'Lİ İLYAS TOPSAKAL'DAN ÖNERİ VE UYARILAR

Yeni çekişme alanı Uzak doğu için Rusya’nın ABD ile ilişkilerinin yeniden düzenlemesi, dünyadaki son yüzyılın en büyük değişimini de beraberinde getirmesini sağlayabilir. Büyük şirketlerin sitemdeki rollerinin yeniden belirlenmesi de buna ilave edilmelidir. Ancak bu çapta büyük bir değişim tabii şartlarda olabilir mi? Bence en büyük soru budur. 

Dünyanın keskin ve büyük dönüşümleri büyük savaşlar neticesinde olmuştu, bugüne kadar. Bu yönüyle Trump çok büyük bir risk alıyor, hepimiz adına. Çin ile Rusya hacmi trilyon doları bulan anlaşmalar yaptılar. Hindistan da bu alana ilgisiz değil. 

O zaman Türk dünyası ve bizim stratejik çeperimiz önem kazanıyor; Balkanlar, Kafkasya, Ortadoğu ve geleneksel dünyamız Türk dünyası Avrupa’nın bu bölgelerle iletişimidir. Yol ve lojistik güvenli alan Türk dünyasıdır. Dikkat edilmesi gereken Avrupa için gri stratejiden vaz geçmemektir; arabuluculuğa devam edip merkez olmaktır. Londra’dan sonra dış işlerimizin İstanbul formülü bu açıdan takdire şayandır. Türk hariciyesini devlet aklından dolayı takdir etmek ve desteklemek gerekir. Ancak olası büyük değişim için hem siyasal hem de sosyo kültürel olarak geleceğe hazır olmak gerekir. 

Güçlü siyasal iktidar, milli tesanüd ve devlet aklı beraber hareket etmeli, Misak-ı millinin unsurları tamalanmalıdır. Bu vesileyle Sayın Devlet Bahçeli’nin kıymeti bu çerçevede anlaşılmalıdır. Küçük ve şahsi ihtiraslarla yeni millet tanımlamaları yapmaya tenezzül edip “hars”a dayalı geleneği göremeyen veya bu bilgiye uzak kalan kardeşlerimizi uyarmak görevimizdir. 

Yeter ki, samimi olsunlar ve en önemli tarihi bilgimizi bütün kurumlarımızın dikkatine sunmalıyız. Doğunun yani Türklerin kaynağı olan gücün batıya daima açık olması gerekir. Bu en önemli stratejidir. Batı Türk devleti daima doğudan beslenir. Bu tarihin bize dayattığı gerçek bir kural ve zorunluluktur.